17 Ekim 2012 Çarşamba

KALBİN KAPISI


İngiltere’nin en ünlü ressamlarından olan W.H.Hunt’ın “Kâinatın Işığı” isimli bir tablosu vardır. Tablo, geceleyin elinde fenerle, bir kapıyı vuran ve içeriden cevap bekleyen bir adamı resmeder.

Tablo ilk kez sergilendiğinde bir sanat eleştirmeni, tabloyu uzun uzun inceledikten sonra ressama:

- Doğrusu güzel bir resim yapmışsınız. Ama bir şeyi anlayamadım. Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Resimdeki kapının tokmağını çizmeyi unutmuşsunuz çünkü, demiş.

Ressam Hunt, gülümsemiş ve:

- Benim adamım sıradan bir kapıyı çalmıyor. Bahçedeki bu kapı, insan kalbini simgeliyor. İnsan kalbi, ancak içeriden açılabilir. Bunun için de bir tokmağa ihtiyacı yoktur, diye bilgece bir cevap vermiş...
                   
Alıntı

15 Ekim 2012 Pazartesi

ALLAHIM

BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ:Bir kuruluşun tepe noktasında yetkili olsam bile, bunu asla başka şekilde kullanmamalıyım.Günlük yaşamda "ben" yerine, daha çok "sen" sözcüğünü kullanabileyim...
BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ:Sonsuz bir hazine gibi bitmesin, çoğalsın daha da sevdikçe, doldursun sarsın çevremi. Hatta düşmanlarımı da sevebileyim...
BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ:Herkesten daha çok çalışabileyim, tutsak düşmeyeyim doğanın koşullarına. Eşim ve çocuklarımı da mutlu et ki, mutluluğu başkalarına da götürebileyim...
BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ:
Düşünebileyim, konuşabileyim...
BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ:İbadet edebileyim, iyilik etmeyi ve sevinçten buğulanmış gözlerle, teşekkür edenlere;bir şey yapmadım, anımsamıyorum diyebileyim...
BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:İyi eş, baba, anne, iyi kardeş, iyi komşu, iyi arkadaş, iyi vatandaş  ola bileyim...
BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:Bugüne kadar yapmış olduğum hatalar için karamsarlığa düşmeyeyim, herşeyden aklanmış olarak yaşama yeniden başlamak üzere bağışlanabileceğimi bileyim...
BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ:düşünebildiğim, yargılayabildiğim, inandığım, kahrolduğum, varolduğum şuanda bu sözleri söyleyebildiğim için şükredebileyim...
BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ:Yıllar sonra beni hatırlayanlar "herkese iyilik eden, tüm insanları seven,o düzeyde de sevilen bir kişiydi " diye konuşsunlar ve ben de huzur içinde ola bileyim...
BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:Birgün yenilip, içimdeki şeytanın kurallarına doğru yönelirsem;bu bir düşünce ise düşüncemi, bu bir adım ise ayağımı, bu bir uzanma ise elimi durdurabileyim...
BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:Sükûneti bulayım, durabileyim, düşünebileyim...AMİN


13 Ekim 2012 Cumartesi

GÜVEN

                             
Şakik-i Belhi Hazretleri, kıtlığın hüküm sürdüğü, herkesin “Yarın yiyecek bulabilecek miyiz” diye kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın hizmetçisinin neşe içinde oynadığını görmüş. Çok şaşırmış ve sormuş:

- Herkes kıtlık, açlık korkusu içindeyken sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun?

Hizmetçi cevap vermiş:

- Ben çok zengin birinin hizmetçisiyim. Neden endişe edeyim ki!

Bu cevap, Şakik-i Belhi Hazretlerini düşündürmüş. Öğrencilerine bu hizmetçiden bahsetmiş ve eklemiş:

- Kendimize gelelim! Bir hizmetçi, yanında çalıştığı kişinin malına mülküne güveniyor da bize ne oluyor ki dünyadaki her şeyin sahibi olan ve her canlının rızkını veren Rabbimiz varken rızık endişesine düşüyoruz?





Alıntı

12 Ekim 2012 Cuma

HAYAT SOFRASI


Ermişlerden birine sormuşlar:

- Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?

- Bakın göstereyim, demiş ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları, yani dillerinden sevgi sözcüğünü düşürmedikleri halde sevmeyi bilmeyenleri çağırmış. Güzel bir sofraya oturtmuş onları. Sonra mis kokulu, sıcacık çorbalar almış sofradaki yerini. Ardından da derviş kaşığı denilen bir metre boyunda kaşıklar...

Ermiş:

- Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz, diye bir de şart koymuş.

- Peki, demişler ve içmeye çalışmışlar. Ancak kaşıklar uzun geldiğinden döküp saçmadan yemeyi başaramamışlar bir türlü. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine:

- Şimdi, demiş ermiş. Bir de sevgiyi bilenleri çağıralım yemeğe.

Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen insanlar gelmiş, oturmuş sofraya bu defa.

- Buyurun, deyince her biri uzun saplı kaşığını çorbaya daldırıp karşısındakine uzatmış. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

Ermiş sevgiyle gülümseyerek:

- Hayat sofrasında yalnız kendini doyurmayı düşünen aç kalır. Karşısındakini düşünense o sofradan doymuş olarak kalkar, demiş ve eklemiş:

- Şunu unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır.






Alıntı

11 Ekim 2012 Perşembe

SEN DİLENCİSİN


Bir derviş, köşede sessizce dua etmekteymiş. Uzaktan zengin bir tüccar, dervişi izlemeye başlamış. Dervişin bu kendini adamışlığı ve yüzündeki huzur çok dikkatini çekmiş. Dervişin yanına yaklaşmış. Derviş'e bir kese altın sunmuş.
"Bu altını Allah rızası için kullanacağını biliyorum. Lütfen altını al." demiş.
Derviş:
"Bir dakika. Senden bu altını almam adil mi onu öğrenmeliyim. Sen varlıklı biri misin? Evde daha altının var mı?" demiş.
Tüccar:
"Tabii ki evde en az 1000 adet altınım daha var, alabilirsin." demiş.
Derviş:
"1000 tane daha altının olmasını ister misin?" diye sormuş.
Tüccar:
" Niye olmasın tabii ki. Her gün daha çok para kazanabilmek için çalışıyorum." demiş.
Derviş:
"Yani elindekilere rağmen, 1000 tane daha altının olmasını istiyorsun."
Tüccar:
"Kesinlikle. Ben her gün daha çok para kazanabilmek için dua ederim." demiş.
Derviş tüccarın kendisine uzattığı paraları elinin tersiyle itmiş.
"Özür dilerim. Senin altınlarını kabul edemem. Zengin bir adam bir dilencinin parasını kabul edemez."
Tüccar sinirlenmiş.
"Sen nasıl bana dilenci, kendine de varlıklı dersin?"
Derviş sakin sakin:
"Ben varlıklıyım, çünkü Allahın her sunduğu bana mutluluk veriyor, şükran duyuyorum. Sen dilencisin çünkü ne kadar çok şeye sahip olsan da bu seni tatmin etmiyor ve Allah'a daha çok, daha çok diye yalvarıyorsun..."




Alıntı

8 Ekim 2012 Pazartesi

SEVGİNİN OLDUĞU YERDE

Alışverişe gitmek üzere evden çıkan bir kadın, kapısının karşısısındaki kaldırımda oturan bembeyaz sakalli üç yaşlıyı görünce önce duraksadı, sonra onları, tüm içtenliğiyle evine davet etti.

Kadının davetine yaşlılardan biri yanıt verdi: ''Biz hiçbir eve üçümüz birlikte gitmeyiz'' dedi. Ve kısa bir duraksamadan sonra, bir açıklama yaptı: ''Sağ yanımdaki bu arkadaşımın adı, Zenginlik'tir'' dedi. ''Bu yanımda oturan arkadaşımın adı Başarı, benim adım ise Sevgi'dir."

Kendini ve arkadaşlarını tanıttıktan sonra Sevgi, kadına ilginç bir öneride bulundu: "Şimdi evinize gidin ve eşinizle başbaşa verip, bir karara varın" dedi. "İçimizden yalnızca birimizi davet edebilirsiniz evinize. Hangimizi davet etmek istediğinize karar verin, sonra gelin kararınızı bize bildirin.''

Kadın Sevgi'nin önerisini eşine anlattığında adam "Aman ne güzel, ne güzel" dedi. "Hangisini davet edeceğimizi bize bıraktıklarına göre, biz de içlerinden Zenginlik'i davet ederiz ve evimiz de bir anda zenginliğe kavuşmuş olur."

Eşinin kararına itiraz etti kadın: "Başarı'yı davet etsek, daha mantıklı bir karar vermiş olmaz mıyız, kocacığım?" dedi. Sonra tekrar baş başa verdiler. "Aslında galiba en iyisi Sevgi'yi davet etmek. Hem ona yardımcı olmak bize de mutluluk verecek..." kararını verdiler.

Bu karar üzerine kadın kapıyı açtı ve üç yaşlıya birden sordu: "İçinizde hanginiz Sevgi idi? Onu davet etmeye karar verdik. Lütfen buyursun..."

Sevgi ayağa kalktı, eve doğru yürümeye başladı. Arkadaşları da ayağa kalktılar ve Sevgi'nin arkasından eve doğru yürümeye başladılar. Kadın büyük bir şaşkınlık ve heyecan içinde, Zenginlik ile Başarı'ya sordu: "Siz niçin geliyorsunuz? Hani sadece biriniz gelebilirdi?" dedi.

Kadının sorusuna, üç yaşlı birlikte cevap verdiler: "Eğer içimizden yalnızca Zenginlik veya Başarı'yı davet etmiş olsaydınız, diğer ikimiz dışarıda bekleyecektik..." dediler. "Fakat siz Sevgi'yi davet etttiniz. Bu durumda üçümüz birden gelmek zorundayız evinize.'' Ve kadının ''Niçin?'' diye sormasını beklemeden, Zenginlik ve Başarı sözlerini şöyle sürdürdüler:

"Çünkü Sevgi'nin olduğu her yerde, biz zenginlik ve başarı da her zaman onun yanında oluruz..."
                            
İçinde saygı ve sevginin hakim olduğu ev, küçük de olsa hiçbir zaman dar gelmez hepimizin evi sevgiyle dolsun inşallah...
               


Alıntı...





                    

3 Ekim 2012 Çarşamba

PAPATYAM(ALLAHIN İZNİYLE)

Ayparçam,papatyam,prensesim Allahın izniyle hayırlısı ile darısı kınalarına olsun inşallah...
Sonrada düğününe inşallah...
AMİN

30 Eylül 2012 Pazar

NİKAH TÖRENİMİZ


Ayparçam;sarı papatyam, gelinim,gözlerin ışığım,sözlerin umudum, KALBİM,koklamaya kıyamadığım ÇİÇEĞİM.
Öpmeye,dokunmaya,sevmeye doyamadığım,en güzel,en duru,en masum BEBEĞİM.
Dünya harikası MELEĞİM... 
İlkgözağrım;HUZURUM,seni o kadar çok seviyorum ki hiçbir sevgi sana olan sevgimin yerini alamaz, sen ve kardeşlerin benim sonsuza kadar sürecek tek mutluluğumsunuz.Yok sizden başka gerçeğim.Beni hayatta tutan,zamanı anlamlı kılan tek varlığım OĞLUMM.Her şeyin gönlünce olacağı bir yaşam kucaklasın seni.Hep sevgiyle yaşa ve seni ne kadar çok sevdiğimi hiç unutma anneciğim…
EvIiIik yıIdönümünüz kutIu oIsun EIIeriniz birbirinden hiç ayrıImasın. Ömür boyu mutIuIukIar sizin oIsun! Unutmayın ki;payIaştıkça çoğaIan tek şey sevgidir sevginizin hep çoğaImasını diIerim.Yaşamboyu bunu korumanız ve birbirinizi hep tamamIamanız diIeğiyIe.Her gününüz birbirinizi daha çok severek ve birbirinize daha çok bağIanarak geçsin. Hayat boyu mutIu ve huzurIu yaşayın! Yuvanızdan sevgi eksik oImasın...
                                    SİZİ ÇOOK SEVİYORUMM



27 Eylül 2012 Perşembe

27 _EYLÜL_2012



                                                 

Tarih:(27.09.2012)
Saat:(14:38)
'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) evlenen bir kimseyi tebrik edeceği za­man;
ALLAH ! evliliğinizi her ikinize de mübarek kılsın, bereketi ikinizin üzerinize olsun ve sizi hayırlarda birleştirsin derdi inşallah hepimiz bu duadan nasibimizi almışızdır...AMİN




                      

26 Eylül 2012 Çarşamba

HAYDİ HAYIRLISI


Bismillahirrahmanirrahim.
Ya Rabbi ! bana benim istediklerimi değil benim için hayırlı ne ise onu ver.Sen her şeyi en iyi bilensin Allahım.
Ya Rabbi ! ben kulum Sen ise beni yaratansın.Beni imtihana tabi tutma.Hak ve hakikatten ayırma.Batıla yaklaştırma.
Ya Rabbi ! seni ve senin sevdiklerini sevmemi nasip et.Beni sevdiklerinle beraber eyle.
Beni ve yakınlarımı her türlü fenalıklardan muhafaza eyle.Sana kulluk görevimi yapabilmem için beni nefsimin şerrinden koru.Nefsimin eline beni göz açıp kapayıncaya kadar dahi bırakma.
Ya Rabbi ! bugün başladığımız hazırlığımızı mübarek kıl ve hayırlı eyle hep yanımızda ol... AMİN

19 Eylül 2012 Çarşamba

YA RABBİ


Ya Rahman,Ya Rahim,Ya Kerim,Ya Fettah,Ya Cebbar,Ya Gaffar,Ya Hayyu,Ya Kayyum
Ya Rabbi ! Sen herkesin "Ya Rabbideyişlerini duyarsın.Sen her canlının rızkını verir,her düşküne acırsın.Padişahlar da senin kapında devlet bulur,köleler de...
Sana hamd eder,her işimde Senden yardım dilerim. Verdiğin bütün nimetlere şükürler olsun...AMİN