5 Temmuz 2012 Perşembe

YOL PARASI

Hastane tıklım tıklımdır. Yaşlı kadın içeri girer. Doktor hanım, teyzeyi muayene eder; fakat hastalığından emin olamaz. Kadına dönüp:

-"Teyze şu şu tahlilleri yaptır gel!" der.
 
Yaşlı kadın başını öne eğer. Doktor, yaşlı kadının duymadığını düşünerek tekrar söyler. Yaşlı kadın başını yerden kaldırarak, ağlamaya hazır gözlerle:

-"Kızım, benim köye dönecek param yok, tahlilleri nasıl yaptırayım?" der.
 
Doktorun yapacak bir sürü işi olmasına rağmen, bırakır işini, tutar teyzenin elinden koridor koridor dolaştırıp tahlilleri yaptırır. Tahlillerin sonucunda doktor hastalığı belirler, gerekli ilaçları da alıp teyzeye verir. Yaşlı kadın tam odadan çıkacakken, doktor hanımın aklına "Yol Parası" gelir ve teyzeye köye gitmesine hayli hayli yetecek para uzatır. Yaşlı kadın önce almak istemese de daha sonra 'mecburiyetten' parayı alır. Sonra:
 
-"Allah senden razı olsun kızım. Köye nasıl döneceğim diye kara kara düşünüyordum, çok sağol" diyerek odadan çıkar.
 
Aradan bir saat kadar bir süre geçer. Doktor bakar ki yaşlı teyze kan ter içinde, kalabalığı yarmış, oflaya puflaya geliyor. Doktor şaşırmış bir halde "herhalde giderken bir şey unuttu" diye düşünür ve:
 
-"Ne oldu teyze?" diye sorar.
 
Teyzenin yüzünde kocaman bir gülümseme vardır bu sefer:
 
-"Kızım ben anayola çıkınca bir köylüme rastladım. Meğer o, minibüsle zaten köye dönüyormuş. Beni köye o götürecek; sen al paranı!.."


Alıntı

4 Temmuz 2012 Çarşamba

BERAT KANDİLİ




Regaiple Miraçı idrak ettikten sonra
Bu geceye ulaştık, affet bizi Allah’ım!
Yüce kapına geldik, tövbe ettikten sonra
Bir çok suça bulaştık, affet bizi Allah’ım!
Şu dünya aramıza bir çok engeller koydu
İnsanlar şeytan ile kendi nefsine uydu
Tekrar sana döndüler tekrar çağrını duydu
Ya Rab biz sana koştuk, affet bizi Allah’ım!
Ya Rab bu sana koşan, günakkar kullarındır
Günah, borç ve cezadan, sen bizleri arındır
Birlik, dirlik içinde, halkımızı barındır
Bizler hududu aştık, affet bizi Allah’ım!
Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin dedin
Bize vesile kıldın bu geceyi lütfettin
Her şeyi kuşatmıştır, kapsamıştır rahmetin
Rabbim sana el açtık, affet bizi Allah’ım!
Ramazan-ı şerife günahsız ulaşalım
Yüce peygamberinle cennette buluşalım
Hamd sancağı altında gölgede dolaşalım
Rabbim yolunu seçtik, affet bizi Allah’ım!
Öfke, nefreti ve kini ihraç et kalbimizden
Hoşgörü, anlayışı eksik eyleme bizden
Sana layık kul eyle razı ol hepimizden
Rabbim sana yaklaştık, affet bizi Allah’ım!
Rabbim tövbe eyledik, tövbemizi kabul et,
Rızık isteyin dedin, sen rızkımızı bol et
Hastalara şifa ver bizi hayırlı kul et
Rabbim sana el açtık, affet bizi Allah’ım!







                                                                                              Alıntı

3 Temmuz 2012 Salı

SABRET CAN

 Sabret Can; üzülme sevmeyen gitsin. Niçin ağlarsın? Dua et Rabbim seni terketmesin. İşte O terkederse gerçekten bitersin...






2 Temmuz 2012 Pazartesi

DERT AĞACI

Eski çiftlik evimi restore etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı.
Arabasının patlayan lastiği onun işe bir saat geç gelmesine neden olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti.
Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu. Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti. 
Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu. 
Kapı açıldığında ; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti. Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman bir öpücük verdi.
Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde ; ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm olayı sordum.
"O,benim dert ağacım," dedi. "Elimde olmadan işimde bazı sorunla çıkıyor, ama şundan eminim ki o sorunlar, evime, eşime ve çocuklarıma ait değil. Bunun için bu sorunları her akşam eve girerken o ağaca asıyorum. Sabahları tekrar onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz? Ertesi sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum.

" Öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir."

HİÇ BİR MASRAFI KARŞILIĞI OLMAYAN EN GÜZEL HEDİYE DUA

                                                               
Kocasının çok hasta olduğunu,çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu söyler. Manav ona ters bir şekilde bakarak derhal dükkanını terk etmesini ister.Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: - 'Lütfen efendim' der. 'paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim.' Manav kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını,kendisinde bir hesabının bulunmadığını söyler. O sırada dükkanın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir.İçeriye girerek manava yaklaşır ve: 'ben o kadının almak istediklerine kefilim' der. 'ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver.' Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve 'bir alışveriş listen var mıydı? Diye sorar.Kadın 'evet efendim' der. 'tamam' der manav. 'şimdi onu terazinin şu kefesine koy,onun ağırlığınca diğer kefeye istediklerinden koyacağım' Kadın bir an duraklar,sonra başını önüne eğer ve çantasını açarak üzerine bir şeyler karalanmış bir kağıt parçasını çıkartır ve manavın kendisine gösterdiği kefeye özenle bırakırken başı hala öne eğiktir. Manavın ve diğer müşterinin gözleri terazinin kefesine dikilirken hayretle büyümüştür.Manav müşteriye dönerek,kısık bir sesle 'inanamıyorum' der.İnanılacak gibi değildir. Müşteri manava gülerken manav çoktan diğer kefeye eline geçeni doldurmaya başlamıştır ama nafile,diğer kefeyi yerinden bile kıpırdatamamıştır. Terazinin kefesi artık üzerindekileri alamayacak kadar doldurduğunda çaresiz hepsini bir torbaya doldurarak kadına verir.Şaşkınlıkla üzerinde bir şeyler çiziktirilmiş kağıdı eline alır ve okur.Bir de bakar ki orda bir alışveriş listesi yoktur.Sadece bir dua yazılıdır. ALLAH'IM 'Neye ihtiyacım olduğunu ancak sen bilirsin Kendimi senin ellerine teslim ediyorum.' Manav taş gibi bir sessizliğe bürünmüştür.Kadın kendisine teşekkür ederek dükkandan ayrılır.Müşteri manavın eline bir miktar para tutuştururken 'her kuruşuna değdi' der.Daha sonra manav terazisinin kefelerinin kırılmış olduğunu görür. Bizim için hiçbir bedeli,masrafı ve karşılığı olmayan,güzel bir hediyedir. DUA

PATATESLİ YUMURTA

Akıllım çok sever...

GÜNEŞ VE RÜZGAR



                                                            ruzgar_ile_gunes_masali


Güneş ve Rüzgar, hangisinin daha güçlü olduğu konusunda tartışırlar. Ve rüzgar. 
- "Sana benim daha güçlü olduğumu kanıtlayacağım "der. 
- "Şuradaki yaşlı adamı görüyor musun hani şu üstünde palto olan. Bahse girerim o paltoyu üstünden senden çok daha çabuk sokup alabilirim." 
Bu denemeye razı olan güneş bir bulutun arkasına gizlenir ve rüzgar bir fırtına gücüyle esmeye başlar. Ancak rüzgar şiddetini ne kadar artırırsa yaşlı adam da paltosuna o kadar sarılır. Sonunda rüzgar pes edip durulur ve güneş bulutun arkasından çıkarak yaşlı adama sıcacık gülümser. Bunu gören yaşlı adamın yüzünde bir hoşnutluk ifadesi belirir. Ve paltosunu çıkarır. 
İddiayı kazanan güneş rüzgara; 
"Dostluk ve Naziklik her zaman zorbalıktan daha güçlüdür..." der...


Alıntı

30 Haziran 2012 Cumartesi

ÜÇ ADAM

O sabah acelem yoktu.. Tramvaydan indim, yavaş adımlarla etrafı izleyerek yürümeye başladım.. Bu esnada gözüme önümde yürüyen ve benimle birlikte tramvaydan inen üç kişi takıldı..

En öndeki sanki arkasından biri kovalıyormuş gibi hızlı adımlarla yürüyordu.. Arkasından gideni bir hayli geride bırakmıştı.. Kendi kendime : 

" Bu adam hayatta mutlaka başarılı olur.. " diye düşündüm.. Onun arkasından giden, sakin adımlarla ilerliyordu..
 

" Belki bu adam da hayatta bir şeyler başarabilir.. " diye mırıldandım.. En arkadan giden ise sanki nereye gideceğini bilmiyormuş gibi sallana sallana ve etrafı seyrederek yürüyordu.. Onun içinse:
 

" İşte !.. " dedim.. " Hayatta hiçbir işe yaramayacak bir serseri !.. "
 


Derken aklıma bir şey geldi.. Ben bu adamların her üçünün de gerisindeydim !...



Alıntı

29 Haziran 2012 Cuma

EL VEKİL

Sana olan itimadım sonsuzdur, tamdır, tamamdır.Ben sana güvenip, sana inanıp, sana dayanıp kapına geldim.Bütün işlerimi, yapıp ettiklerimi görensin, işitensin, kefil olansın. Dileklerimizi karşılayan, her zorda kalışımızda el uzatan, bin türlü musibetin içine ne hayırlı aydınlıklara pencere açansın Rabbim.Yaralanmış ruhumu, yorgun bedenimi,kırılmış kalbimi alıp sana geldim, sana getirdim.Öylesine hissizim ki, sonsuza kadar uyusam diyorum.Öylesine bıkmışım dar dünyadan, öylesine sıkılmışım, öylesine kırılmışım.Vekilim ol benim Rabbim. Bu ruhu sen düze çıkar, sen onar yüreğimi.Tevekkül ettim, bıraktım her şeyin ucunu.Kefil ol bana, beni koru, gözet, denetle. Eksiklerimi, çıkmazlarımı, bütün sıkıntılarımı al benden… Her dem sana muhtacım,Her dem sana ihtiyacım… 

Allah'ım sen benim vekilimsin ; sen yardım edersen bize 
kimse galip gelemez, 
sen yardımcımız ol Allah'ım...Amin...











Alıntı

26 Haziran 2012 Salı

KIYMALI PATLICAN



patlıcanlar yuvarlak doğranıp,kızgın yağda kızart.Tencereye sıvı yag ve kıyma koy, kavur,üzerine ince ince kıyılmış soğanları ekle,soğanlar canlılıklarını kaybedince,kabukları soyulmuş ve küp küp doğranmış domatesleri ve sarımsakları üzerine ekleyip (ben azıcıkta biber salçası ve su ekledim istersen koymaya bilirsin)karıştır,karabiber, kırmızıbiber,tuz arada karıştırarak pişmeye bırak.Başka bir tencereye aldığımız kızarmış patlıcanların üzerine pişen kıymalı içi yay,kızarmış biberleri üstüne diz ocağa koy kısık ateşte onbeş dakka pişir  tamamm...
not(patlıcanları biberleri kızartırken dikkat et yanma seni çok seven annen)