31 Ekim 2012 Çarşamba

GÖZ ÇUKURU


Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam,deniz kenarında oltayla balık tutuyordu. Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin padişahı bu gariban adamla ilgilendi ve ona:
-“Oltana ben burada iken ilk takılan şey ne olursa sana onun ağırlığınca altın vereceğim” dedi.
Biraz sonra oltaya takıla takıla ortası delik bir kemik takıldı. Hükümdar balıkçıya:
“Ne yapalım, şansın bu kadar, oltana ağır bir şey takılmadı”
 diyerek alıp sarayına götürdü.
Saraya varınca adamlarına, balıkçıya elindeki kemiğin ağırlığınca altın vermelerini emretti. Kemiği terazinin kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar.
Beş, on, yirmi, elli diyerek altınları koydular ama kemik yerinden oynamıyordu.
Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde, tahminlerin on misli üzerinde altın koydular kemik bana mısın demedi. Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu taştı ama kemik tarafı yerinden kımıldamıyordu. Bunda bir sır olduğunu anladılar. Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın ne olduğunu sordular. Bilge kemiği eline alıp şöyle bir baktıktan sonra şu açıklamada bulundu:
-”Bu kemik açgözlü bir insanın göz çukurudur. Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamaz. Çünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur”.
Nitekim bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydular ve kemik yukarı kalkıverdi...





Alıntı

30 Ekim 2012 Salı

BİN AYNALI TAPINAK


Hindistan'da yüksek bir dağın doruğuna yapılmış "bin aynalı tapınak" adlı muhteşem bir tapınak vardı. Günlerden birgün bir köpek dağa tırmandı, tapınağın merdivenlerinden çıkarak bin aynalı tapınağa girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geçtiğinde bin tane köpek gördü. Korkarak tüylerini kabarttı, kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırdı, korkutucu hırıltılar çıkararak dişlerini gösterdi. Ve bin köpek de tüylerini diktiler, kuyruklarını bacaklarının arasına alıp korkunç sesler çıkarıp dişlerini gösterdiler. Köpek paniğe kapılarak tapınaktan kaçtı. O andan itibaren bütün dünyanın tehlikeli, korkunç köpeklerle dolu olduğuna inandı. Bir süre sonra başka bir köpek gelip dağa tırmandı. O da tapınağın merdivenlerinden çıkıp bin aynalı tapınağa girdi. Tapınağın bin aynalı salonuna geldiğinde bir tane köpekle karşılaştı ve çok sevindi. Kuyruğunu salladı, neşeyle oradan oraya zıpladı ve köpekleri oynamaya çağırdı. Bu köpek tapınaktan çıktığındaysa dünyanın dost ve sevecen köpeklerle dolu olduğuna inanıyordu...
                              Mutluluğunuz yansımanız olsun!...



Alıntı 

27 Ekim 2012 Cumartesi

İNŞAALLAH

İşte mutluluk Allah nasip etsin inşallah 
geleceğimize şimdiden maaşallah 
                                                                                             
                                                                                         














Alıntı

26 Ekim 2012 Cuma

EY RABBİM

                                       
 "Ey Rabbim! ilkgözağrım,papatyam,akıllım.küçügüm için Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzur) sürekli bol bol sağlık,sıhhat,şifa  istiyorum."AMİN


Allahım yavrularım(ilkgözağrım,papatyam,akıllım,küçüğüm) hep elele hep birlikte olsunlar birbirlerini hep sevip saysınlar inşaallah...AMİN
                                             

25 Ekim 2012 Perşembe

GONCA GÜLÜM

Kardeş demek can demek...

Kardeş demek en zor anında uzanan el demek, asla arkalarını dönmeyecekleri inancıyla bir rahat nefes demek...

Kardeş demek sıkılınca, bunalınca ruhuna ilaç demek. Bir sesiyle tüm dertlerini unutturan demek...
Kardeş demek bu koskoca dünyada hiç yalnız kalmamak, hep sıcak bir dokunuşla "ben burdayım" demek...
K
ardeş demek umut demek. Başın sıkıştığında üzüldügünde ilk aradığın ve asla geri çevrilmediğin ve her daim yanında olan demek...
Kardeş demek hayat demek. Aldığın her nefeste onu anmak, onsuz herşeyin ne anlamsız olduğunu bilmek, her mutlu gününde, her acı çektiğinde yanında olmalarını dilediğin yürekler demek...
Kardeş demek ışık demek. Karanlıkta her kaldığında seni oradan çekip çıkaran güç demek...

Kardeş demek hayat demek,uzun ayrılıkların ardından sıcacık sarılmalar, içten gülüşler, en büyük sırlar ve bitmek bilmez sonsuz bir sevgi demek...
Kardeş demek en acılı anında yaslanacak omuz demek, hıçkıra hıçkıra ağlayışları da kahkahaları da paylaşmak demek...
Çünkü biliyoruz ki bize ancak biz gerek...
eğer bir gün küsersem lafına.
sakın ben de ihaneti arama.
kızsam da arada,ben sana.

sevgin durur muhafızı ALLAH’ta...
Daima yanındayım sen hiç üzülme  Nefesin kesilirse, al benim canımı kullan;senindir. Yolun sonu uçurumsa eğer ; Kardeşim geri dön.İlk adım benimdir…
hareketli gül resimleri
                 





Alıntı

                

24 Ekim 2012 Çarşamba

KELEBEK İYİ Kİ GELDİN

  kelebek geldi güzel enerjisini evimize serpti gitti daha ne isteyeyim kendime geldim 
  grip fena yakalamıştı  çok şükür bugün daha iyiyim....

21 Ekim 2012 Pazar

DÖNER DOLAŞIR GELİR


Yüreğindeki armağanları ver, sevgini, anlayışını, neşeni, şefkatini ver, affediciliğini ver. Zihnindeki armağanları ver, rüyalarını, fikirlerini, yeteneklerini sun dünyaya..
Hayat bir "bumerang" gibidir. Yaptığınız, söylediğiniz her şey dönüp dolaşıp yine size gelir. Bazen hemen, bazen de yıllar sonra. O yüzden, şu anda söylediğiniz ve yaptığınız şeylere dikkat edin! Çünkü onlar, geri size dönmek üzere yola çıktılar bile...
Alıntı

20 Ekim 2012 Cumartesi

AKILLIM ARTİST OLDU



Annesinin Akıllısı ne güzelde oynamış... 



MUTLULUK İSTİYORUM



Mutluluk istiyorum cümlesinden "ben" yani ego ve "istiyorum" yani bencillik bu çıkarıldığı zaman sadece mutluluk kalır...
"Mutluluk mu istiyorsun? Öyleyse önce 'Ben'i kaldır; bu egodur. Sonra 'İstiyorum'u kaldır;
bu arzudur. Bunları kaldırdığın zaman sen de göreceksin ki "MUTLULUK"la başbaşa kalırsın.
"Mutlu bir yaşam için çok az şey gerekir. Hepsi de içinizde, düşünme şeklinizde gizlidir"
Benim için mutluluk ♥A A♥A♥A
                                                
 




Alıntı

17 Ekim 2012 Çarşamba

HOŞLANMADIĞIMIZ ŞEY İYİLİĞİMİZE



Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükledi.
Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allahü Teala’ya yalvardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu ne giden…
Daha sonra rüzgardan yağmurdan ve vahşi hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklarından bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu gemiden arta kalan konserve pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu.
Günler hep aynı şekilde geçiyordu.Balık avlıyor pişirip yiyor ve ufku gözlüyordu. Allahü Teala’ya dua ediyordu.
Bir gün tatlı su getirebilmek için yola koyulmuştu. Döndüğünde bir de ne görsün binbir emekle yaptığı ve tek tutunduğu dal olan tahta kulübesi alevler içerisinde cayır cayır yanıyordu..
Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Artık bu ıssız adada başını sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıştı.
Bu üzüntüyle Allahım bunu bana nasıl yapabildin diye feryat etti. O geceyi üzüntü ve keder içinde geçirdi.O kadar dua ettiği halde bu olayı başına getirmesinden dolayı Allahü Teala’ya sitemler etti.
Ertesi sabah erken saatlerde adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı. Onu kurtarmaya geliyorlardı.
Benim burada olduğumu nasıl anladınız? diye sordu bitkin adam kendisini kurtaranlara.
Cevap onu hem şaşırttı hem de çok utandırdı:
“Dumanla verdiğiniz işareti gördük”
Bu hikayeden sonra sizin aklınıza bu ayet-i kerime ve hadis-i şerif gelmedi mi ?
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bakara 216]
(Allahü teâlâ, duanızı kabul eder. Dua ettim, hâlâ duam kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allah’tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.)


Alıntı